19 Aralık 2010 Pazar


bunları iyi bilsin insanlar
bunlar rastgele çizdiğim harfler değil..
sıramda tek başıma otururken
önümden geçen tarçın kokusunu duymuyorum.
elimin yanı çizdiğim resimden is oldu
grafit, grafit yüklü şimdi elimin yanı
bu yük ile yaşayamam...
kayığımın ilerlemesi için yükümü boşaltmam gerek
akıntıya karşı kürek çektiğimde sesimi duyacaksın..
ağaçların hışırtısı ve
denzilerin dalgası engel
değil şimdi...
z.d.

16 Kasım 2010 Salı

amad amma...


güneş battı
deniz'e gece düştü

amad amma
gecede kayboldu düşlerim
ışık sızdı penceremden
gri kanatlarında gözyaşlarım
bir ümidin parıltısı gözlerim

amad amma
yumma gözlerini
gece bastı düşlerimi
bir yudum su aydınlattı
parmaklarımı ve
dirildi bütün bulutlar
üç heceyi akıttılar insanların üstüne
karlar yağdırdılar hayallerin üstüne
amad amma
üç hece
ay-rı-lık
yık bütün kozaları
özgür kalsın artl hayaller
amad amma
yağ hayallerimin üstüne..
z.d.
08.01.10/12.14

senli benlii..


konuşalım yine senli benli
ışıklar sönsün
mumlar yansın
cin çağıralım yine senli benli

yine ben sana simitimi vereyim
sen bana çikolatanı
aynı şişeden su içelim
şişeler dolusu hayallerkuralım senli benli

yalvar yakar izin alalım annemizden
ders çalışalım ben sana notlarımı vereyim
sen bana notlarını
kopyalar dolusu yazışalım yine senli benli...

çağıralım yine birbirimizii
bayramsabahında şeker toplamak için
ben sana şeker vereyim sen bana şeker ver
dişlerimizi çürütelim senli benli...

denizin sesini dinle...


kalbi kırık beklemekteydi yine..
hazırmıydı bilemiyordu..
eskiden sürekli yaptığı şeyi tekrar yapmaya hazır mıydı?
derin bir nefes.

ve işte yine masasının başında yazmaya hazırlanıyordu.
piyano çalar gibi yaptı ellerini ve...
okşarcasına dokundu klavyenin tuşlarına..
kalbi sıkışıyor ama neden?
ellerini yüzüne kapattı ve düşündü; neden dostu onun en değerli hazinesini alıp gitmişti..
başkası değil dostu yapmıştı ona bu zülmü..
affet diyordu herkes ama hiçkimse onun içindeki yaraya bkamıyordu
eleştirdiler çok zaman bu tavrını ama
kimse bilmedi içindeki çocuğun çığırışlarını..


ve işte yine masasının başında yazmaya hazırlınıyordu.
piyano çalar gibi yaptı ellerini ve ...
'bugün bayramm' yazdı beyaz sayfaya
ne bayramdı ama
içi kanayan bir çocuğun bayramı
'ne kadar neşeli bir bayram' diye düşündü..
bayram harçılk ve şeker
ne de çok severdi dostu şeker yemeyi
yine başa dönmüştü
'denizin sesini dinle
ilk önce dokunsun bütün sevecen duygularına
sonra hissettirsin sana yalnızlığını'
mısraları takıldı diline..
nede heyecanla yazmıştı bu mısraları
kendi yalnızlığında battığını bilemeden..


ve işte yine masasının başında yazmaya hazırlanıyordu.
piyano çalar gibi yaptı elerini ve...
z.d.
16.11.10/11.43

11 Ağustos 2010 Çarşamba



bilmek yeter bazen varlığını
uçurulacak bir uçurtmanın..


görmek yeter bazen
ufacık bir solucanın yerde debelenişini,
yolda kalışına inanmak için..


ve yetmez çoğu zaman
bir sevgiliye
kalbini ikram etmek..


unutmak anılarını
arkasından sadistçe bir çığlık
işte bu yeterlidir her zaman..

hissediyorum rüzgarı
ama uçmuyor uçurtmam...
***
hissediyorum yağmuru
ama görmüyor gözlerim
gökkuşağını
***
biliyorum hayatı
ama elerim bağlı
kelepçe vurdular hayallerimize
kırmalıyız kurtulmak için
kırmalıyız bişeyleri..
ya aklımızı
ya başparmağımızı...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

anna...


gidiyorum
yüreğimimn bütün bilinmezliğği ile..

* * *
göremiyorum şimdi gözmün önünde duranları
derinlerden bir ıslık çağırır beni
gitmeliyim anna..
görmeliyim
yaşamalıyım anna..
yaşamalı
ne pahasına olursa olsun
göklere sahip olmalıyım
yıldızlara..
* * *
derinlerden bir ıslık çağırır beni..
gitmeliyim anna
dönmemeliyim bir daha
yüreğimdeki acıyla
kalmamalıyım anna
anla beni
ısrar etme
derinlerden bir ıslık çağırır beni
gitmeliyim...

28 Temmuz 2010 Çarşamba

insan????

insanın birşeye kızdığı halde neye kızdığıjnı bilmemesi ne garip değil mi?bu insanın ne kadar aciz varlıklar olduğumuzu gösteriyor belkide.bir insan kendini bilmezse neyi bilebilir.cevabı belli hiçbir şeyi.işte bu yüzden en sevdiğim filozof sokrates.peki ya tanrı neden insanların içine bu kendini çk büyük göreme,kibirlenme duyugusnu yerlerştirmitir.yada insanların yetersizliğini bildiği halde neden irade gibi bir hayati bir sınava tabii tutmuştur.sonunta tanrının bunlara ihtiyacı yok.ama biz varız hemde gerksiz yere.
SONUÇ:HEPMİz amaHEPİMİz gereksiz varlıklarız....

27 Temmuz 2010 Salı


kalp acıdı bu sefer kardeşim..

harabeler altında kalan bu zavallı yürek

şimdi başkalarının mutluluğunu gölgelememek için yine

gülmek zorunda...

***

hayat bu mu??

ayrılığın tadına bakan

ve her iki tarafı da kan ağlatan..

***

ıı.hayır olmuyor.artık eskisi gibi yazamıyorum.nedeni çok komik:DUYGU YOĞUNLUĞU...

bir şairin veya yazarın ihtiyacı olan şey duygu yoğunluğudur.bende fazla faazla var ondan.ama yinede yazamıyorum neden??herşeyin fazlası zarar olduğu için mi acceba.dost kazığı yedim çok fena.hiç beklemediğim birinden hemde.bunu nasıl kaldırabilir yüreğim.kaldıramaz.kaldıramadı da.bunları düşünmek bile aaslında canımı acıtıyor.bu sefer gerçekten yazık bana.kurtulamıyorum bir türlü pençesinden.ahh ahh...ben olanları böyle sade bir dille anltmayı bırakalı baya zaman olmuştu halbuki..ama bu sorunu böyle çözebileceğimi bildiğim için artık kendimş eskisi kadar zorlamıyacağım.yavaş yavaş gelişsin herşey.birden büyümek istemiyorum derken bir baktımki zaten hayatın pençesine kaptırmışım kendimi.ama pes etmek yok inşaallah.bu durumdan da allah'ın izniyle kurtulacağım.bir süre böyle olsun.çaktırmıyprumm fazla insanlara ne derdimin olduğunu.ablam yarın evleniyo.gülmek zorundayız kendi dertlerimizi unutarak ki öylede olcak gibi

her zamanki bene yakışacak bir sonla

ELVEDA...